1984 ve Cesur Yeni Dünya. Günümüz dünyasına en yakın ve en çok tartışılan distopik dünya tasfirleri. Birbirleri ile sık sık karşılaştırılmalarına rağmen Cesur Yeni Dünya’nın sunuşunda da Margaret Atwood tarafından sıkça vurgulandığı gibi Cesur Yeni Dünya’nın bir adım önde olduğu bir gerçek.
Geçtiğimiz ay Aldous Huxley’in 1932 yılında kaleme aldığı ve 2. Dünya savaşının arifesindeki dünyanın sinyallerinin sezildiği muhteşem bilim kurgu klasiği Cesur Yeni Dünya’sını okumaya karar verdik. Kitabın İthaki yayınlarının en sevdiğim serisi Bilim Kurgu Klasiklerinden çıkmış olan versiyonunu okuduk. Hemen ardından Huxley’in yine İthaki Yayınlarının Modern Klasiklerinden çıkmış olan Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret kitabını okuduk. Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret ise Cesur Yeni Dünya’nın üzerinden 30 yıl geçtikten sonra Huxley tarafından kitabına yaptığı yorumları ve incelemelerini barındırıyor.
Cesur Yeni Dünya günümüz dünyası sorunlarına çok radikal çözümlerin bulunduğu kendi içerisinde yaşayan insanların bir şekilde mutlu olduğu ve kendilerine göre ütopyayı yaşadıkları bir distopya tasfiri. Bu düzenin dışından gelen, şuanda yaşadığımız hayata daha yakın bir yaşam süren “vahşi”‘nin cesur yeni dünya’ya ayak basması ile yaşananlar ele alınıyor. Kitabın sunuşunu Damızlık Kızın Öyküsü’nün yazarı Margaret Atwood yazmış. Serdar Kuzuloğlu’nun karantina günlerinde hazırladığı Zihnimin Kıvrımları podcast’inde dediği gibi bir kitabın önsözünü asla ilk sırada okumayın. Ben okudum, bende pek yer etmedi. Kitabı bitirdikten sonra tekrar okudum, muhteşem bir sunuş olmuş. Son söz, sunuş ve önsözler kitabı anlamaya ve yorumlamaya oldukça katkı sağlamış.
Cesur Yeni Dünya’nın tasfir ettiği dünya içerisinde yaşayan, şartlandırılmış ve doğal bir kast sistemine göre kontrollü olarak dünyaya getirilmiş halkın kendi içerisinde mutlu olduğundan bahsettik. Huxley’in 1958 yılında vermiş olduğu bir röportajda da belirttiği gibi Cesur Yeni Dünya’nın 1984’ten ayrıldığı en temel nokta burası. 1984’te yaşayan halk mutsuz ve rejim tarafından korku ve güç kullanarak bu dünyada yaşamaya zorlanırken, Cesur Yeni Dünya’da halk mevcut yaşamlarını tercih edecek genetik olarak seçilip doğum sonrasında şartlandırılıyor. Huxley olası bir diktatörün isyan etmeyecek ve mutlak itaat edecek bir halk yaratmak için kullanabileceği bütün araçları çalışıp sunmuş.
Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret 110 sayfalık nispeten kısa bir kitap olmasına rağmen okunması oldukça zor. Bazı bölümleri akmak bilmiyor maalesef. Ama çok kafa açıcı bir kitap, bilim kurgunun gerçek bilimsel çalışmalardan nasıl esinlendiğini gösteren bir not defteri adeta. Huxley’in kitabı yazarken Pavlov gibi pek çok bilim adamının yaptığı çalışmalardan esinlendiğini görüyoruz. Günümüz dünyasındaki sorunları aşırı nüfus ve aşırı organizasyon olarak tanımlayan Huxley, bu sorunlara Cesur Yeni Dünya’da uyguladığı çözümleri bölüm bölüm inceliyoruz. Doğum kontrolünden kast sistemine, psikolojik şartlandırmadan uykuda şartlandırmaya çok ilginç “çözüm”‘leri zaman zaman Huxley’in savunduğunu düşünmedim değil.
Ayrıca bir güzel haber, NBC tarafından yayın tarihi 15 Temmuz 2020 olarak duyurulan Cesur Yeni Dünya’nın tv dizisinin teaser’ını yayınladı. Karantina sonrası yaz döneminde izleme listesine alalım.