Slayer – The Repentless Killogy – Bluray İncelemesi

God hate us all !

Uzun zamandır Kadıköy’de Hammer Muzik’i ziyaret etmemiştim, hayırlı bir vesile için ziyaretim ve Slayer’ın The Repentless Killogy bluray diskini aldım. Lise yıllarımda, ergen metalci gençliğimin unutulmaz soundtrackinde yer alan hala zaman zaman severek dinlediğim bir grup. 1998 tarihli Diabolus in Musica albümüne kadar sıkı takip ettiğim ama sonrasında çıkardıkları albümlere, belki artık yaş almaktan kaynaklı belki de gerçekten eskisi gibi müzik yapmadıkları için çok hakim olamadığım bir trash metal grubu.

Nuclear Blast’tan çıkan The Repentles Killogy 140 dk’lık film, konser ve bir animasyon içerikten oluşuyor. Diskin içeriği, arka yüzüne baktığınızda ya da internette yaptığınız araştırmalarda anlaşılır değil. Ana içerik olarak disk ile aynı ismi taşıyan bir hikayeden oluşan klipler topluluğunu barındırıyor, oldukça farklı bir formatta sunulan bir aksiyon filmi gibi düşünebilirsiniz. Klipler aynı hikayenin devamı şeklinde bir intikam hikayesini takip ediyor. Oyunculuk, hikaye ve parçalar pek ilgimi çekmese de Tom Araya ve Slayer için izledim. Oldukça şiddet içeren sahneler barındıran içerik zaman zaman sizi yerinizden zıplatıyor. Bolca akan kan, çıkan gözler ve kırılan kemikler ardarda geliyor. 2015 yılında çıkan Repentless parçasının klibi, The Repentless Killogy’nin bir parçası aslında. 2015’te çekilmiş bir içeriğin 2019’da bu formatta piyasaya sürülmesi ilginç geldi bana.

Ana içeriğin hemen ardından California’da Forum in the Inglewood’da gerçekleşen konser kaydına ulaşabiliyorsunuz. 34 parçadan oluşan bu muazzam konserde maalesef Black Magic yok ! War Ensemble, Dead Skin Mask, Chemical Warfare ve Angel of Death gibi artık klasikleşmiş Slayer parçaları ile Repentless, Disciple gibi benim için yeni sayılabilecek parçalar bir arada harika bir konser. Alevli sahne şovu ve ambiyans gayet etkileyici. The Repentless Killogy filminin finalinde yer alan konser görüntüleri de bu konserden alınmış. Filmi ve konseri ard arda izleyince, konser sırasında her an filmde yer alan kovalama sahnelerine rastlayacakmış hissi veriyor.

Diskin içerisinden kitapçık ya da konser kaydının set listi çıkmıyor. Menü içerisinde yer alan set list üzerinden parçalara hızlıca erişebiliyorsunuz.

Diskin en sonunda ise Repentless için hazırlanmış animasyon yer alıyor. Storyboard çizimlerine benzeyen çizimlerden oluşan animasyon, efsanevi konserin üzerine çok da ilgimi çekmedi açıkçası.

Bir Nazım Hikmet Ayı

Microsoft’un kurucusu Bill Gates bildiğiniz gibi emekliye ayrıldı ve kendini çeşitli sosyal sorumluluk projelerine verdi. Bir yandan projeleri hakkında onlarca kitap okurken bir yandan da projelere aktif olarak katkı sağlamaya çalışmakta. Bu konu ile alakalı Netflix’te yayınlanan üç bölümlük Inside Bill’s Brain belgesel dizisini tavsiye ederim. Medium.com’da etkili kitap okuma ile alakalı bir çok makale mevcut, bunlardan birinde Bill Gates’in, ki kendisi oldukça sıkı bir kitap okuru, kitaplarını nasıl okuduğunu ve nasıl unutmadan maksimum fayda sağladığını anlatılmış. Bill Gates kitabı okumadan önce yazar, konu ve eserle ilgili bilgi edinip sonrasında kitabı okurmuş. Böylelikle konuya daha hakim olabildiği için daha hızlı ve akılda kalıcı bir okuma yaparmış.

Netflix’ye yayınlanan üç bölümlük Inside Bill’s Brain belgesel dizisi

Bu fikirden esinle, geçtiğimiz aylarda aldığım ve izlemek için sabırsızlandığız Fazıl Say’ın Nazım Oratoryosu’nu izlemeden önce, Nazım Hikmet hakkında bilgi sahibi olmaya sonrasında bu DVD’yi izlemeye karar verdik. Bill Gates’in tekniğinin biraz tersi oldu ama amaca uygun oldu bence. Şiir okumayan ve şiirden pek de haz almayan biri olarak Nazım Hikmet hakkındaki bilgimin oldukça sınırlı olduğunu Enver Aysever’in Tepeden Tırnağa İsyan Nazım Hikmet kitabını okurken anladım. İnsan bir konuda cahil olduğunu, konu hakkında bilgi edinmeye başladığında daha net görüyor.

Enver Aysever’in Tepeden Tırnağa İsyan Nazım Hikmet Kitabı

Öncelikle Enver Aysever’in kitabı hakkında nacizane yorumlarımı iletmek isterim. Tepeden Tırnağa İsyan Nazım Hikmet oldukça akıcı bir kitap, daha ilk sayfalardan hızlıca ilerliyorsunuz. Okuduğum ilk Enver Aysever kitabı bu kitap ve kısa bölümler şeklinde yazılmış akıcı anlatımı oldukça hoşuma gitti. Kitap bir biyografi olmasına rağmen şair hakkında verdiği bilgileri net tarihler vermeden, hikayemsi bir havada anlatıyor. Kurgu bir karakter gibi takip ediyoruz Nazım Hikmet’in hayatını. Bu yaklaşım belki kitabın rahat okunmasını sağlayan, biraz yadırgasam da daha fazla detay ister miydim diye düşününce bu yaklaşım daha uygun geldi bana. Bazı kısımlarda iki olay arasında ne kadar süre geçtiğini, ya da konu olan olayın hangi yıllarda yaşandığını merak ettiğiniz bölümler oluyor. Buralarda kitaptan ayrılıp, telefonunuzdan ek bir araştırma yapmak gerekiyor.

Bir gazeteci olan Enver Aysever’in kaleme aldığı bir biyografinin tarafsız ve objektif olmasını beklerdim ama kitap oldukça yanlı yazılmış. Kitabın son bölümünde kendisinin de dile getirdiği gibi biraz “esirgemiş” Nazım Hikmet’i. Özellikle şairin hayatına giren kadınlarla alakalı bölümlerin tamamında yazarın neden böyle davrandığı ile alakalı adeta bir savunma okuyor olmak, altında yatan sebepleri yazarın çektiği acılara, mahpusluğa, ya da memleketinden uzakta olmasına bağlıyor olmak biraz can sıkıcı. Bütün bunları gözardı edersek, kitap oldukça akılda kalıcı, akıcı ve zevkle okunuyor.

Fazıl Say’ın Nazım Oratoryosu

Oratoryo, orkestra ve koro ile yapılan tiyatroya yakın eserlere verilen isim. Fazıl Say’ın 30’lu yaşlarında Nazım Hikmet’in şiirlerini ve hayatını temel alarak bestelediği Nazım Oratoryo’su 2000’li yılların başında Ecevit Hükümeti döneminde Kültür Bakanlığı tarafından, Nazım Hikmet’in 100. doğum günü dolayısıyla fonladığı bir proje olarak başlamış. Fazıl Say halihazırda benzer bir çalışma üzerine çalıştığı için projeyi Genco Erkal olması şartıyla kabul etmiş. Genco Erkan’da Fazıl Say ile görüştükten sonra ikna olup esere ilk gününden dahil olmuş.

Nazım Oratoryosu, CD ve DVD Ada Müzik etiketiyle piyasaya çıkmış. Eser çok görsel olduğu için DVD versiyonu tercih edilmelidir diye düşünüyorum. Hatta Ada Müzik’in youtube kanalında eserin tamamını izleyebilirsiniz.

Beş bölümden oluşan oratoryo Nazım Hikmet’in yaşamının değişik dönemlerinde yazdığı şiirlere göre bölümlenmiş. Genco Erkal, Güvenç Dağüstün ve Serenad Bağcan ile çocuk solistler tarafından seslendirilen şiirlere Nazım Hikmet Korosu ve Fazıl Say Festival Orkestrası eşlik ediyor. Nazım Hikmet Korosu ve Fazıl Say Festival Orkestrası, 2014’de Fazıl Say’ın hükümet ile yaşadığı problemler ve eserlerinin Kültür Bakanlığı programlarından çıkarılması üzerine kurulmuş.

Oratoryo adeta bir tiyatro gibi heyecan ile bir solukta izleniyor. İlk fırsatta canlı izlemeyi kafaya koydum. Yer yer şiirlerin sözlerini takip etmek zor olabiliyor, DVD’de yer alan altyazı seçeneği izleyicinin eseri daha rahat takip etmesini sağlıyor.

DVD’nin ekstralarında yer alan 22dk’lık belgesel, Nazım Oratoryosu’nun yapım sürecine odaklanıyor. Fazıl Say, solistler, orkestra şefi ve koro ile orkestra üyelerinin röportajlarını içeriyor. DVD’nin içerisinden çıkan kitapçık, oratoryodaki şiirlere ve biyografilere yer vermiş oldukça kapsamlı bir kitapçık.

Fazıl Say’ın Güz Şarkıları Albümü

Fazıl Say’ın Nazım Hikmet ile birlikte Ömer Hayyam, Orhan Veli Kanık, Cemal Süreyya gibi bir çok şair’in şiiri için bestelediği parçalardan oluşan İlk Şarkılar ile Güz Şarkıları albümleri oldukça ilgimi çekiyor. Yine Hazım Hikmet ayım içerisinde rastladığım Güz Şarkıları albümünün açılış parçası Güz oldukça güzel ve içinde bulunduğumuz ayın mevsimine uygun bir parça oldu rastlantı ile. Tepeden Tırnağa İsyan’ı okurken bir yandan da Güz’ü dinlemenizi tavsiye ederim. Adeta kitabın tamamlayıcısı gibi oluyor, birlikte çok daha güzel bir keyif veriyor.

AC/DC Live At Donington Blu-Ray İncelemesi

Rock ve metal müzik ile yolu kesişmiş hemen her dinleyicinin beğenisini kazanmış, Avustralya kökenli rock grubu AC/DC benim de bir dönemime damgasını vurmuştur. Üstelik aylarca dinlediğim albümleri ne Back in Black‘dir ne de Highway To Hell‘dir. 1992 tarihli konser kaydı AC/DC Live albümüdür.

Scream For Me Sarajevo ile başlayan Hammer Müzik’i “yeniden” keşif serüvenim, AC/DC ile devam etti. İleriki aylarda yeni konser diski incelemelerim ile devam edecek gibi gözüküyor. İşte yine Hammer Müzik’in yeni gelen albümler listesini karıştırırken gördüğüm AC/DC Live At Donington Blu-Ray diskini yıllar önce haftalarca kişisel en çok çalanlar listemde bir numarayı işgal eden AC/DC Live albümü diye düşünüp aldım. Yanılmışım, aslında bu iki kayıt birbirinden farklıymış, ama çok da farklı değilmiş. Her iki konserin setlistleri neredeyse aynı. Live At Donington konser kaydı 1991 yılında, İngiltere Leicestershire’da Metallica, Mötley Crüe, Queensryche ve The Black Crowes ile beraber  katıldıkları Monsters of Rock festivali konser kaydı.

Onlarca konsere gitmiş biri olarak en iyilerini sırala deseniz, bir elin parmağını geçmez sayacaklarım. Akılda yer eden ve sizi içerisine alan konserler en iyi deneyimi yaşatıyor. Roger Waters’ın The Wall’u mesela, benim için ilk sıralardadır. AC/DC’nin Live At Donington konseri orada olamasamda, hatta henüz AC/DC’yi canlı izleme fırsatım olmamış olsa da bu kategorideki konserlerden biri. Parçaların her biri grubun en iyi parçalar albümüne girmeyi hakedecek parçalar. Konser izleyicileri muazzam, ufka kadar insan dolu her yer. Konser AC/DC konserleri için artık klasik olmuş bir şekilde Thunderstruck ile başlıyor, Angus Young’a odaklanan gözleriniz tüm konser boyunca ayrılmıyor kendinden, enerji dolu  Angus, sürekli kameraları meşgul ediyor. Hemen her parçaya özel bir sahne şovu eklemiş grup. Ben en çok Hell’s Bells’teki sahnenin ortasına indirdikleri çana hayran kaldım. Ayrıca sahnenin üzerine yirmi civarı top yerleştirilmiş ve bunlar veda parçası For Those About to Rock (We Salute You) parçasında ateşleniyor. Yaklaşık iki saatlik konser, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan bitiveriyor.

Özel Seçenekler

Diskin kutusunun içerisinden, albümlerde olduğu gibi bir de kartolet çıkıyor. Turne tarihleri, konser haberi detayları ve fotoğraflardan oluşan ufak bir kitapçık.

Bir konser Blu-Ray’i için açıkçası özel seçenek beklentim yoktu. Az da olsa fanları memnun edecek bir içerik eklenmiş diske.

Konser kaydını, seçeceğiniz bir grup üyesinine kameralar odaklanmış şekilde izleyebiliyorsunuz, meraklısının ilgisini çekebilir belki bu özellik. Onun dışında diske yorum eklenmiş, Angus ve Malcolm Young bir moderatör eşliğinde konser üzerine anılarını anlatıp ve yorumlarını yapıyorlar. Altyazı seçeneği de olmasına rağmen ben bir türlü altyazıları aktif hale getiremedim. Şiveden ötürü de konuşulanların çok kısıtlı bir bölümünü anlamak mümkün oluyor maalesef. Bu özel seçeneği de çok başarılı bulmadım. En azıdnan İngilizce altyazıları aktif olabilseydi belki daha memnun kalırdım.

Bunlara ek olarak bir de AC/DC albümlerini tanıtan bir bölüm eklenmiş diske. Albümü seçince albümdeki parçaları listeliyor. Bazı albümler için yine gurp üyelerinde kaydedilmiş sesli yorumlar mevcut.